KARAHİSAR KALESİ

Şehre adını veren Karahisar Kalesi Afyonkarahisar’ın önemli simgelerinin başında yer almaktadır. 226 metre yükseklikteki stratejik konumuyla tarih boyunca şehrin büyük bir değeri olan Karahisar Kalesi, Friglerden Hititlere, Romalılardan Bizanslılara, Selçuklulardan Osmanlıya kadar pek çok devlet için alınması gereken ya da sığınılan önemli bir mevki olmuştur. Zirvesinde M.Ö. 1200- 700 tarihleri arasında Anadolu’da yaşamış Frigler dönemine ait kültür izlerine rastlanan kalede Ana Tanrıça Kybele’ye adanmış tapınma yerleriyle dört büyük sarnıç bulunmaktadır.

  1. Alaaeddin Keykubat’ın hazinelerini bu kalede sakladığı ve yine bir rivayete göre Hz.Ali’nin atı Düldül ile kaleye geldiği ve atın ayak izlerinin günümüzde de varlığını koruduğu söylenmektedir.

Misafirlerine eşsiz bir şehir manzarası sunan Afyonkarahisar Kalesi, yıllara meydan okuyan görkemli duruşuyla hayranlık uyandırmaktadır

ULU CAMİİ

Afyonkarahisar’da 1272-1277 yılları arasında 40 adet ahşap direk üzerine oturtularak tek bir çivi dahi çakılmadan yapılan Ulu Cami, aradan geçen yaklaşık 750 yıla rağmen halen dimdik ayakta dururken Türk ahşap oyma sanatı ve taş işçiliğinin ender örneklerinden biri olmuş, estetiğin de simgesi haline gelmiştir. Ahşap mimarisi ve sırlı tuğlalı baklava dilimi tuğla işlemeleriyle Anadolu Selçuklu mimarisinin güzel bir örneği olan Ulu Cami, dünyadaki sayılı camiler arasında olup Unesco Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer almaktadır.

SULTAN DİVANİ MEVLEVİHANESİ

Tarih boyunca birçok önemli icraata merkez olmuş Afyonkarahisar Mevlevihanesi, Konya Mevlevi hanesi ‘ nden sonra önemli mevlevihanelerdendir. 13. Yüzyılda kurulan ve ‘’Asitane’’ (çile çıkarılabilen) özelliği taşıyan 15 mevlevihaneden biri olan Afyonkarahisar mevlevihanesi, özellikle 16’ncı yüzyılda Hz. Mevlânâ’nın yedinci kuşak torunlarından Sultan Dîvânî zamanında mevlevîlik açısından çok önemli bir merkez olmuştur. Sultan Dîvânî, Afyonkarahisar Mevlevihanesi’nin en önemli şahsı olup kabri mevlevihanenin içerisindedir. Sultan Dîvânî Mevlevihanesi’nde dervişlerin balmumu heykelleri, giysileri, günlük eşyalar, hat sanatından örnekleri ve musiki aletleri gibi pek çok objeyi inceleyebilirsiniz.

Ayrıca mevlevihanelerde 40 hatimli dua ile pişirilen Şifalı Aşure geleneği Sultan Dîvânî döneminde Afyonkarahisar’da başlamış ve günümüzde de bu gelenek halen devam etmektedir.

TARİHİ MİLLET HAMAMI

Osmanlı mimarisinin güzel örneklerinden birisidir. Hamam bölümünün kuzeyi erkekler, güneyi ise kadınlar bölümüdür. Moloz ve kesme taş örgülü kârgir bir yapıdır. Ermeni ustalar tarafından yapıldığı için önceleri “Gavur Hamamı” olarak adlandırılan eser şimdi “Millet Hamamı” ismi ile anılmaktadır. Tarihi hamam 1981 yılında ise korunması gerekli eski eser olarak tescil edilmiş olup 2003-2005 yılları arasında da restore edilmiştir. Hamam kültürünün yaşatıldığı, aslına sadık kalınarak teşhir edilen soğukluk, ılıklık, sıcaklık bölümleri, hamam araç ve gereçleri, hamam adetleri ile kültür, eğitim ve tarihin bir arada olduğu Millet Hamamı konuklarını beklemektedir.

TARİHİ AFYON EVLERİ

Afyonkarahisar’ın ilk yerleşim yerlerinden olan tarihi konaklar, geleneksel Türk mimarisinin en güzel örneklerinden olup rengârenk görünümüyle misafirlerin dikkatini çekerek adeta insanı geçmişe doğru yolculuğa çıkarmaktadır.

Osmanlı döneminin ahşap oyma sanatı ile saman, kum ve topraktan oluşan özel bir harç ile sıvanarak bugün rengarenk bir görünüme bürünen tarihi evlerde bir yandan bölge halkı yaşamını sürdürürken diğer yandan da bazıları restoran, kafe, butik otel olarak hizmet vermektedir.

GASTRONOMİ MÜZESİ VE KÜLTÜR SANAT EVİ

Son Dönem Osmanlı mimari özelliklerini taşıyan, üç kat görünümlü, altı taş üstü kerpiç-ahşaplı kârgir bir yapıdır. Bu yapının birinci katını Gastronomi Müzesi oluşturmakta olup lokum, sucuk ve haşhaş yapım odaları ile eski mutfak canlandırma odaları ve günlük yaşama dair mekânlar bir arada bulunmaktadır.

Binanın ikinci katını ise şehrin binlerce yıllık geleneklerini ve kültürel özelliklerini görmek için ilk uğramanız gereken yerler arasında olan Kültür ve Sanat Evi oluşturmakta olup Afyonkarahisar kültürü çeşitli mobilyalar ve antikalarla süslü odalarda silikon heykellerle canlandırılmaktadır.

En alt katını ise Tarım Hayvancılık ve Nalbant Müzesi oluşturmakta olup içerisinde Selçuklu ve Osmanlı Devletleri’nde, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında ve bugün bazı bölgelerde kullanılan eserlerin yer aldığı kağnı, düven, at sabanı, atkı, yaba, tırmık gibi çeşitli nalbant malzemeleri sergilenmektedir.

İMARET CAMİİ

Cami, medrese ve hamamdan müteşekkil Gedik Ahmet Paşa Külliyesi’nin merkezini oluşturan cami, Afyonkarahisar’daki en önemli Osmanlı eseridir. İmaret Camii olarak da biliniyor. Fatih Sultan Mehmet’in vezirlerinden Gedik Ahmet Paşa tarafından 1472 yılında Mimar Ayaz Ağa’ya yaptırılmıştır. Osmanlı Erken Dönem mimarisinde ters T plânlı (yan mekânlı, zaviyeli) camiler tipinde olan yapının ibadet mekânını peş peşe iki kubbe örtmektedir.

Tek şerefeli minaresi, yivli burma biçimlerle süslü olup yivlerin arası lacivert renkli sırlı tuğlalarla kaplıdır.

TAŞ MEDRESE

Afyonkarahisar’a Osmanlı Dönemi’nde yapılmış en önemli eserlerden biri olan Gedik Ahmet Paşa Külliyesi’nin bir bölümüdür. Toplamda 26 kubbeden oluşan medrese, doğu-batı yönünde dikdörtgen doğrultuda büyük bir avluya sahiptir. Bu kubbelerin geçiş birmlerini Türk üçgenleri oluşturmaktadır. Açık avlulu ve revaklı Osmanlı medreselerinin temel özelliklerine sahip olan Taş Medrese’de, iki yandan revaklı, her iki yanında da yedişer hücre ile doğuda bir dershane bulunmaktadır.

Medresede bugün itibari ile tarihi misyonuna mütenasip olarak, dini ve ilmi faaliyetler ile geleneksel Türk İslam sanatlarının icra ve ihyası yapılmaktadır. Medresede; tespih, yemeni, keçe, cam boncuk, boynuz tarak, gümüş ve sedef işlemeciliği, dokuma, ebru, bıçak ve ahşap oyma kursları, geleneksel el sanatları ustaları tarafından verilmektedir.

HATTAT KARAHİSARİ TÜRK İSLAM SANATLARI GALERİSİ

Galeri içerisinde Hüsn-i Hat, Tezhip ve Ebru sanatı tanıtılırken; Hüsn-i Hat sanatına ait kısım ise ‘’Günümüz Hattatları’’, ‘’Yazı Tarihi’’ ve ‘’Hattat Ahmed Karahisari’’ olarak üç bölümden meydana gelmektedir. Ayrıca galeri içerisinde Hattat Ahmet Şemsettin Karahisari ’ye Kanuni Sultan Süleyman tarafından yazdırılan, aslı Topkapı Sarayı’nda yer alan Mushaf-ı Şerif’in bir örneği de yer almaktadır.

BEDESTEN ÇARŞISI

Daha önce buraya Cağaloğlu Rüstem Paşa tarafından 1550-1553 yıllarında Mimar Sinan’a bir bedesten yaptırılmış fakat bu bedesten yapılışından bir asır kadar sonra harap duruma düşmüştür. Yerine şimdiki Hacı Bekir Tiryaki Bedesteni, Fransız bir mimar ve Ermeni bir usta tarafından inşa edilmiştir. Dört yönden sokağa açılan yapının güneyde ana girişi vardır. Altı kapısı olan bedestenin kapıları iç yollarla birbirine bağlantılı olup yolların her iki yanlarında dükkânlar dizilidir. Çoğunlukla tuhafiyecilik üzerine çalışan bu dükkanlarda yün ip, dantel ipi, yazma, tülbent, kumaş ve her türlü dikiş-nakış malzemesi bulunmaktadır. Ayrıca, düğünlerde kullanılan yöresel kıyafetler, kına torbaları ve örtüler de görülebilir.

TAŞHAN

Kadı Abdullah Efendi ile yemenici esnafı tarafından 17. Yüzyılda yaptırılan tarihi Taşhan, uzun yıllar kent ticaretine hizmet etmiştir. 2018 yılında yenileme çalışmaları biten ve iki katlı olarak moloz taşlarla inşa edilen bu etkileyici hanın alt bölümünde yöresel el sanatı ürünleri satan dükkânlar hizmet vermektedir. Afyonkarahisar’a özgü halıdan kilime, resimden süs eşyalarına kadar pek çok ürünü bir arada bulabilirsiniz. Ayrıca keçe ve tespih ustaları ile ebru ve ney sanatçılarının atölyeleri de bulunmaktadır

UTKU ANITI

Utku Anıtı, arka plandaki alilik binası ve Afyonkarahisar Kalesi ile özdeşleşerek şehrin en önemli ve en bilinen sembolü haline gelmiştir. Kurtuluş Savaşı anısına Avusturyalı heykeltıraş Krippel’e yaptırılmış ve 24 Mart 1936 tarihinde İsmet İnönü tarafından açılmıştır.

Anıt, heykel ve kaide olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Kaidenin dört yüzünde tunçtan yapılma kabartmalarla Atatürk, Türk Askerleri, Türk Bayrağı, İsmet İnönü, Mareşal Fevzi Çakmak ve Atatürk’ün birlikte bir harita üzerinde çalışmaları ile Büyük Taarruz sırasında bir çarpışma anı tasvir edilmiştir.

ZAFER MÜZESİ

Afyon`un 27.08.1922 günü saat 17:30`da 8. tümen 189. alay tarafından alınmasından sonra, Mustafa Kemal Atatürk`ün Kocatepe`den inerek arabasıyla Afyon`a geldiği binadır. O anda bu bina Garp Cephesi karargah ilan edilmiştir. Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk, Genel Kurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak, Garp Cephesi Komutanı İsmet İnönü kendilerine ayrılan ayrı ayrı odalarda bu binada kalmışlar ve kaldıkları bu odalar kendi adlarına ayrılarak düzenlenmiştir. Bu bina, 30 Ağustos 1922 Başkomutan Meydan Muharebesi’nin planlarının yapıldığı ve taarruz emrinin verildiği binadır.

AFYONKARAHİSAR MÜZESİ

Tarih öncesi çağlardan, 20. Yüzyıla kadar uzanan oldukça geniş bir koleksiyona sahip Afyonkarahisar Müzesi’nin öyküsü Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar uzanmaktadır. Cumhuriyet’ in ilk yıllarında Afyonkarahisar’da kurulan Asar-ı Atika Muhipleri Cemiyeti’nin çabalarıyla Taş Medrese ’de eski eserler toplanmaya başlanmış, 1931 yılında resmi “Müze Deposu”, 1933 yılında ise Müze Müdürlüğü haline gelmiştir. 1933 yılından 1970 yılına kadar Taş Medrese ‘de karma müze (Arkeoloji ve Etnografya) olarak hizmet veren kurum, 1971 yılında ikinci hizmet binasına taşınmıştır. 18.04.2023 tarihinde ise Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın teşrifleriyle bugünkü müze binası hizmete açılmıştır.
Müzenin kapalı teşhiri 5 katlı olup katlarda kronolojik olarak Paleolitik Neolitik Kalkolitik, Tunç, Hitit, Frig, Lidya, Pers, Helenistik Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı ve Erken Cumhuriyet dönemlerine ait eserler, 55 bin metrekarelik geniş bir alanda başarılı bir teşhir tanzim ile sergilenmektedir. Ege Bölgesi’nin en büyüğü olan müze, Mevleviliğin ikinci önemli merkezi olmasına istinaden semazenlerin eteğini andıran muhteşem mimarisi ve ev sahipliği yaptığı yaklaşık 50.000 değerli eseriyle göz doldurmaktadır. Dünyaca ünlü Kybele, Herakles ve Zeus heykelleri de yine bu eşsiz müzede yer almaktadır.

İBRAHİM ALİMOĞLU MÜZİK MÜZESİ

Birbirinden özel ve kıymetli müzik enstrümanlarının sergilendiği çok önemli bir değer olan İbrahim Alimoğlu Müzik Müzesi, Afyonkarahisar’ın eşsiz zenginlikleri arasında yer alır. Türkiye’nin en büyük müzik müzesi olma özelliği taşıyan müzede, farklı müzik türlerinden çok sayıda müzik enstrümanının yanında radyo, gramofon, pikap gibi antika değeri olan eserler ve geleneksel kültürümüze büyük katkısı olmuş sanatçılarımızın kişisel eşyaları sergilenmektedir. Tüm dünyadaki farklı coğrafyalardan el yapımı ve nadir müzik enstrümanlarının koleksiyona katılmasıyla oluşturulan müzede beş kıtadan 500’ü aşkın çalgı aleti ve müzik objesi yer almaktadır.

SARI İSMAİL KUMARTAŞLI YUMURTA SANATLARI TANITIM MERKEZİ

Sarı İsmail Kumartaşlı Yumurta Müzesi, dünyanın altıncı Türkiye’nin ise ilk yumurta müzesi olma özelliğini taşımaktadır. Yumurta hakkında her şeyin bir arada olduğu Türkiye’nin ilk yumurta sanatları ve müzesinde hem farklı türlerden hayvanların yumurtaları hem de sanat eseri haline getirilmiş yumurtalar sergilenmektedir. Yaklaşık 100 sanat eserine dönüşmüş yumurta ve köpek balığından karetta karetteya kadar vahşi yaşamdan birçok hayvanın yumurtasının bulunduğu merkezde, 240 farklı yumurtlayan türden gerçek yumurta numunelerini ziyaretçiler bir arada görebilmektedir.

PAŞA CAMİİ

Ahşap tavanlı camiyi sedir ağacından yapılan elli ahşap sütun taşır. Sütunların ahşap sütun başlıkları yine sedir ağacı ile lamine edilmiş ve mukarnaslı olarak işlenmiştir. Selçuklu mimarisine sadık kalınarak yapılmış havuzun ortasında sekiz köşeli bir fıskiye, fıskiyenin her köşesinde de birer çörtenden su akıtılmaktadır. Fıskiyenin üzeri piramidal şekilde kapatılarak ışıklandırılmıştır.